zumba ruhun gıdası!

zumba

Zannedilmesin ki kahvekokulukızın bu hayattaki tek zevki kahve içmek 🙂 başka alışkanlıkları ve hobileri de var kendisinin! kitap okur, film izler, seyahat eder ve düzenli olarak zumba derslerine katılır. gerisini ondan dinleyelim:

Ortalama iki senedir düzenli olarak sürdürdüğüm zumba hobime, oldum olası merak ettiğim bu değişik isimli sporun neye benzediğini görmek amacıyla katıldığım o ilk dersten sonra başladım. daha ilk derste işte yapabileceğim bir spor dedirten zumba müzikle aerobik spor hareketlerini birleştiren yüksek tempolu ve desibelli bir çeşit dans türü (bu tanım tamamen bana ait olup wikipedia açıklaması için bkz. https://tr.wikipedia.org/wiki/Zumba). Günümüz popüler şarkıları başta olmak üzere pek çok müzik ve dans türüne uygulanabilen zumba dersleri ise zumba instructor da denilen iki günlük bir eğitim programı sonrası sertifika almaya hak kazanmış kişilerce verilmekte olup; grup derslerine müsait hemen her spor salonunun ders listesinde yer almakta. 

Her ne kadar kadınlarca tercih edilen bir spor türü olsa da, Latin dans türlerinin başı çektiği  zumba koreografilerinin pek çoğunun ve bizzat zumbanın yaratıcısı Kolombiyalı bir koreograf olan Alberto Beto Perez. Ancak ne yazık ki gözlemlediğim kadarıyla eğitmenin cinsiyetinden bağımsız olarak katılımcı erkek sayısı 30’da 1’i geçmemekte. Ve bu durum, videolardan izlediğim kadarıyla yalnızca bizim ülkemize özgü de değil…

Öte yandan, eğitmenin komutlarını takip ederek toplu şekilde yapılması gereken ve bir çeşit “eş”siz (harfiyen :)) dans olan zumbayı icra etmek bir parça öz güven gerektirmekle birlikte öz güvenin  artmasına da yardım eden bir  aktivite şüphesiz. Tabii yine de yüksek tempolu müziği kaldırabilecek stüdyo tipi geniş bir mekan gerektiren zumbayı kulaklıkla ve alt katta kimsenin bulunmadığı zamanlarda evinizde de deneyebilirsiniz 🙂 

Not: Yazı için özgürlüğün rengi olan maviyi tercih ettim çünkü zumbanın bende yarattığı en büyük his bu! 😉

Yorum bırakın